Dünyanın Yuvarlak Oluşunun Kuran’ı Kerim’deki İspatı

Allah Azze ve Celle bize ayetleriyle zatını tanıtmak istiyor. Ayetler ise O’nun varlığına, mükemmelliğine, birliğine ve kudretine işaret eden delillerdir. Allah (c.c.) vardır, her şeye gücü yeter, mükemmel ve tektir. Bunlar Rabbimizin tüm üstün isim ve sıfatları içinde en bariz olanlarıdır. Onlara işaret eden ayetlerden biri gecenin gündüzün içine sokulmasıdır:

“Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar.” Ayetinin Anlamı:

Burada kullanılan kelime “sokmak, girdirmek” kelimesidir. Bu ayette el-Latif ismi tecelli eder.

Günlük hayatımızda elimizi düğmeye değdiririz ve lamba birden yanar. İkinci defa basarız ve anında söner. Fakat şu ince aşamalılığa bakarsak; güneş kaybolur, dünya hala aydınlık kalmaya devam eder.

Karanlık nasıl da yavaş yavaş gelir ve yatsı vaktinde doruğa ulaşır. O zaman karanlık tüm yeryüzüne hâkim olur.

Allah Teâlâ büyük bir lütufla geceyi gündüze girdirmiştir. Eğer Allah Teâlâ bizim günlük hayatta yaptığımız gibi yapsaydı, yani güneş bir anda kaybolsaydı, ışık da onunla birlikte giderdi. Şüphe yok ki yeryüzünü kaplayan hava,  ışığın yayılması dediğimiz olayı gerçekleştirir.

Güneş ışınları vardır, zifiri karanlık vardır, bir de güneş ışınları olmadığı halde aydınlık olan yerler vardır.

İşte yeryüzünü kaplayan hava, ışığın yayılması görevini yerine getirir.

Atmosfer Allah’ın Nimetlerinden Biridir:

Aydınlığın yavaş yavaş ortaya çıktığı görünüyor. Sabah gündüz geceye giriyor. Zifiri karanlıkken fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden ayrılıyor.

O zaman aydınlık yavaş yavaş artıyor ta ki güneş doğana kadar. Sonra da aydınlık tüm yeryüzünü kaplıyor.

Bu Allah’ın yüceliğine işaret eden bir delildir. Eğer dünya yuvarlak olmasaydı gece gündüze giremezdi.

Eğer dünyanın hızı yeterli seviyede olmasaydı gece gündüze bu yavaşlık ve incelikle giremezdi. Ve yine dünyayı kaplayan bir atmosfer olmasaydı ışık yayılması da olamazdı. İnsan birden karanlığa girdiğinde hiçbir şey göremez, bir süre sonra göz bebeği yavaş yavaş büyür.

Bu bazı varlıkların çehresi değişene kadar sürer. Kişi araba kullanarak birden Hamidiye veya Mithat Paşa çarşısına girse, çarşıya girdikten sonra hiçbir şey göremez. Çünkü parlak güneş ışından daha az ışık kaynağının bulunduğu bir yere girmiştir.

Yine karanlık bir yerden aydınlık bir yere girdiğinde göz bebeği yavaş yavaş küçülür, ta ki yeterli ışığı alana kadar. Ama bunun farkında olmazsınız. Fakat Allah Azze ve Celle gece ve gündüzün birbiri içine girişini yumuşak bir geçiş ile gerçekleştirir. Ve bu Allah’ın azametine işaret eder. Allah Teâlâ’nın şu ayetinin bir anlamıdır:

﴾ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ ﴿

“Geceyi gündüzün, gündüzün de gecenin içine sokar.”

Yani Allah Azze ve Celle sana kulluk etmeni emrediyor. O (c.c.) Allah için vermeni istiyor. Zira göklerin ve yeryüzünün anahtarı O’nun elindedir ve her şeyi yapmaya kadirdir.

İnsanlardan biri ne yaparsa yapsın dünyayı hareket ettirebilir mi? Veya hareketini, hareketinin hızını arttırabilir mi? İşte bunlar Allah Teâlâ’nın yapabildiği şeylerdir.

Kaynak:

Kerim Tefsiri – Ayrıntılı Tefsir – Fatır Suresi – Ders:06 – Fatır Suresi – 13. Ayetin Tefsiri